Platon'un Ütopyası: Devlet

Ömer Türkeş

Bugüne kadar farklı uygarlıkların farklı coğrafyalardaki düşünsel gelişimlerini gösteren kitapları inceledik ilk toplum tasarılarını gördük. Ancak bu ilk aşamalarda elbette dinden ayrılmış, laik bir ütopik kurgu yoktu. Bizlerin bugün kullandığımız biçimiyle ilk toplum tasarısını Platon yapmıştı. İ.Ö.428-348 yılları arasında yaşamış, Atina'lı soylu bir ailenin çocuğuydu o. Atinanın altın döneminin sonunda, Perikles'in öldüğü yıl doğdu. Küçük yaşta Sokrates ile tanıştı. Oligarşi-demokrasi tartışmaları içindeki Atina'da siyasete eğilim duydu. Sokrates'in öldürülmesi ile birlikte demokrasi taraftarlığından vazgeçti. Euklides'in yanına Megara'ya ve oradan önce Mısır ve sonra da İtalya'ya gitti . Atina'ya dönünce İ.Ö. 387'de Akademia'yı kurdu ve bu akademi yüzyıllar boyu Avrupa düşünce tarihini etkiledi.Tekrar İtalya'ya dönerek genç Tiran'ın eğitimini üstlendi, ancak iki kez giriştiği bu çabadan canını zor kurtardı ve utopik cumhuriyetinin uygulamasını gerçekleştiremedi (İtalya'da tiranın politikasını eleştirince köle olarak satılıdı ama bir dostu tarafından alınıp azat edildi). Platon'un, bilgi, idealar, cesaret, ölçülülük, yasalara saygı, dil, sevgi ve çeşitli filozoflar üzerine çok sayıda eseri vardır. Bitiremediği son eseri 'Yasalar', yine Devlet'e ilişkin çalışmasının bir parçasıydı ve devletin iç düzenlemeleri tasarlıyordu.

Askeri bir devlet modeli

Platon'un değişime kapalı Cumhuriyet tasarımı ve yaşam tarzı, Sparta kent devletinden bağımsız düşünülemez. Yalnız Platona değil, Plutarkos'un yazdığı Sparta efsanesinden çıkan düşünceler, Rousseau'nun, Nietzsche'nin ve nasyonel sosyalizmin öğretilerini biçimlemekte büyük rol oynamıştır. İki kral tarafından yönetilen ve toprakların soylu sınıfa ait olduğu oligarşik bir devletti Sparta. Toprağı, -Grek olmalarına rağmen kölelleştirilen- helioslar işlerlerdi. Onların isyanlarını engellemek için bir gizli polis düzeni vardı ki, bu düzen Platon Cumhuriyetine korucular olarak eklenmiştir. Tek amaç, kendini bütünüyle devlete adamış iyi askerler olmaktı. Devletin kuramı, hiçbir kentlinin yolsul durumuna düşmemesi ve hiçbirinin zengin olmamasıydı. Kimsenin altın ve gümüş elde etmesine izin verilmezdi. Kadınlarsa -Yunanistan'ın diğer bölgelerinden farklı olarak- yalıtılmış değillerdi, erkeklere uygulanan eğitim onlara da uygulanırdı ve birlikte jimnastik yapılırdı. Evlenme ve askere alınma için yaş belirlemeleri yapılmıştı. Çocuk doğumu yasayla desteklenmişti. Üç çocuk babası askerlik görevinin, dört çocuk babasıysa tüm devlet görevlerinin dışındaydı. Krallarının davranışlarını denetlemek ve yüksek yargı için kura yöntemi ile seçilen ephoroslar eşitler arasındaki demokrasiyi sağlıyordu. Sparta'ya karşı öbür Grek kentlerince duyulan hayranlığın bir nedeni, onun durağan oluşudur. Yalnızca devlet modeli olarak değil, yaşamın sürüş biçimi, yerleşim, giyim kuşam anlamında da otantik kalmıştı Sparta.

Gerek felsefe gerekse de siyasette kendinden sonrakileri derinden etkilemiş bir düşünür olan Platon, Devlet yapıtıyla hem bir devlet teorisi tartışmasını hem de detaylı bir toplum tasarımıyla utopyalar dunyasını başlattı dersek pek de abartmış sayılmayız. Platon liberal olmayan düşünceleri enikonu allayıp pullamıştır. Böylece daha sonraki yüzyıllarda insanlar, önerilerin altında ne yattığını bilmeden onun utopik Cumhuriyetine hayranlık beslemişlerdir; daima övgüyle söz edilse de anlaşıldığından söz edilemez.

Devlet

Platon sürekli olarak halka, kendisinin erdemli sandığı görüşleri savunmuştur ve düşünsel açıdan hiç de namuslu değildir. Çünkü öğretileri toplumsal sonuçlarına göre yargılamaktan çekinmez, tartışmayı erdemli saydığı bir sonuca doğru yöneltmekle felsefeye o zamandan beri süregelen bu kötülüğü getirmiştir. Dinsel eğilim, ölümsüzlüğe olan inanç, öğütçü din adamı tutumu, mağara istiaresi, matematiğe saygı, akıl ve mistisizmin kaynaşması gibi felsefesinin belli başlı motiflerini Pytagoras'ın Orpheusçu öğretisinden almıştır. Parmenides aracılığıyla, gerçeğin ilksiz-sonsuz ve zamansız olduğu, bütün değişmelerin mantıksal bakımdan aldatıcı sayılması gerektiği inancını Herakleitos'tan da bunun tersi olan öğretiyi, yani, dünyada değişmez hiçbirşey olmadığı öğretisini eklemlemiştir felsefesine. Birbiri ile çelişik bu iki düşüncenin birleşimi onu, bilginin duyular aracılığıyla türetilemeyerek ancak, akılla elde edilebileceği sonucuna götürdü. Buradan çıkardığı siyasi sonuçlar da "Devlet"inin temelini teşkil etti elbette. Onları da maddeler halinde sıralarsak;

a- İyilik ve gerçeklik ilksiz ve sonsuz olduğundan, en iyi devlet, göklerdeki modeli yakından kopye eden, en az değişme ve enbüyük statik yekinliğe sahip, yöneticileri ilksiz ve sonsuz iyiyi en iyi anlamış devlettir.

b- Bir kişi iyi devlet adamı olacaksa iyi'yi bilmelidir. Bu entellektüel ve ahlaksal disiplinlerin birleşmesiyle başarılır.

c- İyi bir yönetici yetiştirmek için esaslı bir eğitim şarttır. Gerçek bilgeliğe matematik öğrenmeden varılamaz.

d- Bilgelik için boş zaman gerekir. Boş zaman, yaşantılarını kazanmak için çalışmak zorunda olanlar arasında değil, ayrı geçim araçlarına sahip ya da geçimlerini devletten sağlamış olanlar arasında bulunur.

Sonuç Olarak

Askeri örgütlenmeye ve filozofların yani en bilgili insanların yönetimine dayalı olarak düşünülen "Devlet", bireylerinin ne iş yapacaklarına dek kurgulanmıştı. Platon'un bilgi ve erdem ilişkisine atfettiği önem nedeni ile eğitime önem verilmişti. Ancak şu soruları sorduğunuzda Platon'un utopyasındaki mükemmellik hemen zedelenir;

a-Kime göre iyi, bilginin iyi ve kötü olanını kim belirler?

b-Bilmek iyinin garantisi midir?

c-İnsanların hangi işleri yapacakları belirlenirken, onların özgür iradeleri dikkate alınmazsa, bu insanların mutlu olması mümkün müdür ?

Ancak bütün bu sorular bundan sonraki diğer toplum tasarıları için de geçerlidir. Birilerinin, başka birilerinin yaşamını bu denli belirlediği ve onları sınıflandırdığı bir toplum tasarımı, bugün, bizim demokrasi ve özgürlük anlayışımıza kuşkusuz denk düşmüyor. Birey ve toplumu birbiri için var olan iki kategori olarak değil, bireyi toplum için feda edilebilir bir kavram olarak gördüğünüzde, zorunlu olarak baskıcı, totaliter bir yönetim öngörmüş oluyorsunuz. Ortaçağın başlangıcına, İtalyan Rönesans'ına ve sonrasında Nazizme kadar politika ve düşünsel alanda etkili olan Platon ütopyası, yani "Devlet"i, bu nedenlerle bizleri gelecek tasarımı yaparken zenginleştirmiyor, ancak bunu söylerken bir suçlu da yaratmamalı. Platon, insanlık düşünce tarihinde, yaklaşık 2400 yıl önce, kendi yaşadığı çağdaki sorunlardan, belirsizliklerden kalkarak mükemmeli yaratmak için ilk bütüncül devlet tasarımını yaptı. Sorun kendisinden sonra gelenlerin, neden bu antik çağa özgün koşullarla yaratılmış düşünce tarzını sevdikleri ve tekrarladıklarıdır.


Kaynak: Kitap Gazetesi

  • Gizlilik Politikası ve Şartlar
  •   © 2007

    Back to TOP