PARMENIDES (M.Ö. 540-470)

Parmenides’in felsefesi ve dolayısıyla da evrenin mahiyeti hakkındaki görüşü, Herakleitos düşüncesindeki oluşun inkarından kalkar. Parmenides, var olmanın olduğu ve var olmamanın ise olmadığı düşüncesine varırken, var olmamanın olmamayı zorunlu kılacağından hareketle var olmanın zorunlu olduğunu belirtmiştir. Eğer varlıktan başka olanın varlığı yoksa, kaçınılmaz olarak varlığın çokluğu problemi ortaya çıkacaktır. Bu da bir “kendinde Bir” veya “kendinde Varlık” düşüncesini sıkıntıya sokmaktadır. Var olanın dışında hiçbir şeyi kabul etmeyen Parmenides, tanımsal bir birlikten bahsetmiş olmakla beraber, duyusal çoklukla karşılaştığında iki ilkenin varlığını kabul etmiştir. Bunlardan sıcak olanı varlığı, soğuk olanı ise yokluğu temsil etmektedir. Sıcaklık aynı zamanda kuruluğu ve netice olarak da toprağı temsil etmektedir.

Parmenides, kozmosun yaratılışını mitoslara döndürerek varlığın yaratıcısı olarak Aphrodithe’i gösterirken, ilk yaratılan şeyin de aşk yani eros olduğunu söylemiştir. Herakleitos’un, duyuların yanılsamaya düştüğü kanısını o da kabul etmekle birlikte, duyuların oluş ve bozuluşta yanılsamaya düşmeleri nedeniyle onun ardındaki değişmez varlığın gözlenmesi gerektiği düşüncesine varmıştır. Bundan dolayı Parmenides, duyulur evreni değişme nedeniyle sahte olarak nitelemiş, küre şeklinde olduğunu ileri sürdüğü ve devamlı sabit kalıp değişmeyen alemin gerçek var olan evren olduğunu belirtmiştir. Böyle bir görüşün sonucunda, var olanın bilgisinin salt akıldan çıkarılması, değişen ve hareketli olan deney dünyasının yadsınmasını gerektirmiştir. Çokluk bir aldanma, yanılsamadan başka bir şey değildir. Ona göre düşünce yoluyla var olanın birliği kavranır.

  • Gizlilik Politikası ve Şartlar
  •   © 2007

    Back to TOP